Başrollerini Daisy Edgar-Jones (Normal People, Fresh) , Taylor John Smith (Sharp Objects, American Crime) , Harris Dickinson (The Darkest Minds, Maleficent: Mistress of Evil) ve David Strathairn (The Sopranos, Good Night, And Good Luck)’ın paylaştığı “Kya’nın Şarkı Söylediği Yer” filmi bir gün sonra ülkemizde vizyona girecek.
Film Delia Owens‘ın 2018’de yayıma alınan aynı isimli kitabından uyarlanıyor beyazperdeye. Yönetmen koltuğunda First Match isimli Netflix filmini yöneten Olivia Newman oturuyor. Yapımcılığını ise 90’lar ve 2000’lerin çok sevilen oyuncusu Reese Witherspoon üstleniyor. “Carolina” ismindeki tema müziği ise Grammy ödüllü şarkıcı, söz yazarı, yönetmen, oyuncu ve prodüktör Taylor Swift imzasına sahip.
1960’lar Kuzey Carolina’sında geçen film, şehirden kilometrelerce uzakta, bataklığın yamacında bir kulübede yaşayan Kya Clark (Daisy Edgar-Jones)’ın, kasabanın varlıklı ve haşarı çocuğu olan Chase Andrews cinayetinin zanlısı olarak suçlanması üzerinden ilerlemeye başlıyor.
Burası bir bataklıktır ve Kya zamanının çoğunu bir sandaldan büyük olmayan küçük balıkçı teknesinde geçirir. Sürekli su üzerinde, bataklıkta ilerler. Kya Clark, tüm ailesi tarafından sırayla terkedilmiş, doğaya hayran, insanlara uzak, bir başına hayatta kalma mücadelesi veren ve bu mücadeleyi başarıyla sürdüren 20’li yaşlarında genç bir kadındır.
Yakındaki Barkley Cove kasabasında yaşayan insanlarla nadiren etkileşime girer. Tek etkileşimi, genel bir mağaza işleten bir Afrikalı-Amerikalı çifti içeriyor.
Kya karakteri bizlere toplumun farklı olanı dışlamasını, kadına yönelik şiddet ve tabuları, düşleri, arzuları, korkuları yansıtan bir ayna görevini sırtlıyor. Görünmez olmanın hayatta kalma savaşının silahlarından biri olduğunu düşünen Kya, erkeklerin yalnız yaşadığından dolayı onun aciz olduğunu düşünerek ona yapabileceklerinden görünmez olarak kaçmaktadır. Bir noktaya kadar. Toplum onu hiç sorgulamadan yargılar ve suçlar. Çünkü Kya onlardan farklıdır. Çünkü Kya, “bir kadın olmasına rağmen” tek başına hayatta kalabilmiştir. Çünkü Kya, toplumun tiksindiği bataklığın gizemine, hazinelerine ve muhteşem doğasına hayrandır. Çünkü Kya, onların bilmediği şeyler biliyordur. Çünkü Kya, kimsenin umursamayacağı küçücük şeyleri umursuyordur.
Taylor John Smith (Sharp Objects, American Crime), bataklığın yakınında ve Kya’dan çok uzakta olmayan genç bir adam olan Tate Walker’ı canlandırıyor. Babası bir balıkçıdır ve Tate de onun teknesinde olmayı sever. Ara sıra Kya’yı teknesinde yüzerken görür. Tate ondan hoşlanır ve onunla çıkmaya başlar, sonunda ona aşık olur. Bu çiçek açan romantizmi görmek muhtemelen bu filmin en iyi kısmı. Bununla birlikte, drama adına, nihayetinde bariz veya tahmin edilebilir hissettiren bir aşk üçgeni var.
Harris Dickinson (The Darkest Minds, Maleficent: Mistress of Evil) aynı zamanda yukarıda bahsedilen aşk üçgeninin diğer ayağı ve maktul olan genç adam Chase Andrews’u canlandırıyor. Daha güzel bir tekneye sahip olmak ve bataklığın yakınında değil de şehirde yaşamak dışında, Chase hakkında fazla bir şey bilmiyoruz. Mahkeme süreci Chase hakkında ilgi çekici olabilecek daha fazla şey ortaya çıkarmamaktadır.
Filmde Kya’nın avukatı Tom Milton’ı canlandıran David Strathairn (The Sopranos, Good Night, And Good Luck), mahkeme sahnelerinde oldukça başarılı bir performansa imza atmakta.
Görünüşe göre Owens’ın çalışmasındaki temalar önyargı, yabancı düşmanlığı ve kadın düşmanlığı içeriyor. Kişinin kendini yükseltmek için eğitim ve sanatı kullanma teması vardır. Ayrıca doğayı, özellikle de bataklığı takdir etme ve o bölgedeki yaşamı reddetmeme teması da var. Bu film esas olarak 1950’lerde ve 60’larda geçiyor ve muhtemelen olan birçok şey kahramanın o dönemlerde bir kadın olmasından kaynaklanıyor. Ancak genel olarak, ana karakter bir “yabancı”dır ve onu ayıran ve onun ana çatışma kaynağı olan dinamiktir. Ortam, zaman dilimi ve bu filmin bir mahkeme davasına odaklandığı gerçeği göz önüne alındığında, yönetmen Olivia Newman’ın amacının Bülbülü Öldürmek (1962)’e selam vermek olması muhtemeldir.
Çoğunluğu, Louisiana eyaletinde bulunan Mandeville şehrindeki bir bataklıkta çekilen film izleyiciyi; yeşilliklerin, kuşların ve midyelerin içinde gezintiye çıkarıyor. Bataklık kısımlarındaki çekimler oldukça belgesel edasında. Doğa meraklılarının bu filmin çekimlerine bayılacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
“Benimle ilgili kimsenin anlamadığı şey, bu işte… Ben asla insanlardan nefret etmedim. Onlar benden nefret ettiler. Onlar bana güldüler. Onlar beni terk ettiler. Onlar beni taciz ettiler. Onlar bana saldırdılar. Evet, bu doğru; onlar olmadan yaşamayı öğrendim. Sen olmadan. Anne olmadan! Ya da başka herhangi birileri!”
Delia Owens’ın aynı isimli çok satan romanından uyarlanan “Kya’nın Şarkı Söylediği Yer” 9 Eylül 2022 tarihinde sinemalarda!
Biletler www.biletinial.com’da!
Yazı: Çağla Sude Karahan (Sude Peters)