Hayatımın bir dönemine dönüp baktığımda kendim dışımda herkes için yaşamış olduğumu gördüm. Ve gördüğüm şey beni çok da mutlu etmedi. Bencilliğin farklı bir perspektiften yansıtılmış hali gibiydi.
Başkalarına karşı olmasa da kendime karşı son derece bencildim. Ve bunu görmek inanın ki hiç de kolay olmadı…
Peki biz insanlar, bu gaddarlığı neden yaparız kendimize ?
Sanırsam kaybetme korkusundan. Çoğumuz için kendimiz, kaybedebileceğimiz bir kişi değildir. Biz hep oradayız sanarız. Bu sebepten de kendimizi geri plana atar geçeriz. Önümüze başka hayatları koyarız. Ve bunu yaparken o başkaları aynı şeyi bizler için yapıyor mu diye bakmayız bile. Odağın noktası karşımızdakini kaybetmemektedir. Bu, gözlerimize bir perde inmesine sebep olur.
Kendimizi göremeyiz o perdenin kalın kumaşları ardından. Sonrasında o gün gelir; gerçeklerin şakkadanak diye yüzümüze tosladığı gün…
Ama gerçeklerin yüzümüze son hızda vurması bile o perdelerin kalkmasını sağlamaz. Yalnızca bir parmak boyutunda aralanmasına sebep olur. Ve bizler, yeniden asıl kayıbı göremeyiz.
Nihayetinde bölüm, bir sona gelir. Perdeleri kalkmamışlar için o gün acılı geçer, çok iyi bilirim bunu. O gün, en kara günlerden biri haline bile gelebilir kimileri için. Çünkü sevip, her şeyin önüne yerleştirdiğiniz insanların o kadar da uğurlarına dağlar delmeye, denizler aşmaya değecek insanlar olmadıklarını er ya da geç göreceksiniz. O gün geldiğinde belki düştüğünüzde ayağa kalkıp yola devam edecek belki de dizlerinizi kanatacaksınız… Hikayenin sonu ne olursa olsun, bilin ki insan her savaşta galip gelemez… Her savaşta galip gelmemelidir de zaten bence. O zaman başarıdan nasıl zevk alabilir, kendiyle nasıl gurur duyabilir ki insan? Her savaşta galip gelinmemelidir çünkü o galibiyetin ardından hırsın verdiği sarhoşluk gelirve sizi gösterdiğiniz değerin yüz milyonda biri önemseyen insanlardan bile daha çok delip geçer.
Ve asla kapanmayacak bir yaranın açılmasına sebep olur.
O yara açılmadan, kendinizi kurtarılacaklar listenizde ilk sıraya koyun. Bu dediğim şeyin günümüz çağında öyle çok da kolay olmadığını biliyorum. Ama denemeden bilemezsiniz. Kendini sevmeyi öğrenmek çok kolay bir yol değildir. Çokça emek ve çabalama gerektirir. Bunu daha önce de demiştim ama kendiniz için verecek olacağınız savaş, gerektirdiğinde ellerinizi kirletmeye en çok değecek olandır.Sonuna kadar gitmenizi en çok hakeden türde bir savaş hem de.
Özetle Peters diyor ki: Çok geç olmadan kendinizi seçin.
Çünkü bu seçim ömrünüzün sonuna dek kalıcı olacak bir seçim.